İnsanlar her zaman gece gökyüzüne baktılar ve uzay hakkında hayaller kurdular. “Uzay” terimi ilk olarak, 1667 tarihli Cennet Kaybı adlı romanında John Milton tarafından Dünya’nın gökyüzünün ötesindeki bölgeyi ifade etmek için kullanıldı.
Tarihteki İlk Uzay Çalışmaları
İlk olarak II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Almanya tarafından kullanılan balistik füzelerin gelişimi, Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında bir uzay yarışını körükleyecek fırlatma araçlarının önünü açtı.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, uzay keşiflerinin gerçeğe dönüşmesini sağlayacak şekilde yörüngesel hızlara ulaşmak için yer çekimi kuvvetinin üstesinden gelebilecek kadar güçlü olan roketler geliştirildi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Sovyetler Birliği roket programlarını yarattılar. Roket programları fiziksel alan keşfinin bir gerçeklik haline gelmesine izin veren büyük ve nispeten verimli roketlerin geliştirilmesiydi.
Uzay araştırmaları, Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında bir “Uzay Yarışı” şeklinde başladı. 4 Ekim 1957’de Sovyetler, ilk yapay uydu olan Sputnik 1’i uzaya fırlattı. Dört yıl sonra, 12 Nisan 1961’de Rus Teğmen Yuri Gagarin, Vostok 1’de Dünya’yı yörüngesine alan ilk insan oldu. Uçuşu 108 dakika sürdü ve Gagarin, 327 kilometre yüksekliğe ulaştı.
İlk ABD uydusu olan Explorer 1, 31 Ocak 1958’de yörüngeye girdi. 1961’de Alan Shepard uzaya uçan ilk Amerikalı oldu. 20 Şubat 1962’de John Glenn’in tarihi uçuşu, Dünya’yı yörüngeye taşıyan ilk Amerikalı oldu. 10 Temmuz 1969’da, astronot Neil Armstrong “insanlık için bir dev atılım” yaptı. Apollo 11 uzay gemisi ile aya iniş yapması bu uzay yarışının başlangıcı olarak bilinir.
